Aslanlar gibi zirve yaptık be!
Erciyes’in zirvesi değil ha, Kayserililer zirvesi; hem de İstanbul’da…
Önünde kocaman kocaman yıldızları olan bir otelde (ismi lazım değil) bürokrat, iş insanı, siyasetçi, gazeteci derken dizi dizi insanlar kallavi bir kahvaltı sofrasında bir araya geldi… Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiirinde bahsettiği “Yiyin beyler, yiyin” temalı bir buluşmaydı sanki…
Yenildi, içildi, gülündü, eğlenildi…
E tabii ki, iki satır da cilalı laflar eşliğinde tumturaklı cümleler filan kuruldu Allah var.
Kayseri Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu Muhammed Ali Temel imzalı bu kahvaltı zirvesine, nokta konuldu.
Bir kişi de çıkıp sormadı… Bir meslektaş hariç, onun hakkını teslim edelim. Bu toplantının sebebi neydi, sonucu ne oldu?
Sözde geleneksel olarak yapılan bu İstanbul eksenli Kayserililer Zirvesi’nin varmak istediği yer eğer Kayserililer’i kahvaltıda bir araya getirmekse, bu konuda gerçekten maksat hâsıl olmuş demektir. Bir uçağa binildi, İstanbul’a gidildi, mükellef kahvaltı edildi, sonra dönüldü… Bu mudur vizyon, nosyon?
Yok, eğer bu toplantının, zirvenin amacı başka bir şey ise; yani Kayseri ve Kayseri’ye dair sorunlar ile dertlenmek ve hemhâl olmaksa, hangi amaca ulaşılmıştır, mesela bir somut sonuç deklaresi yayınlanmış mıdır, merak ediyorum doğrusu?
Dostlar alışverişte görsün misali, yıllardır bu ve benzer toplantılar Kayseri içi ve dışında yapılır.
Üzgünüm ama terane, aynı teranedir, simalar da hiç ama hiç farklı değildir. Sofralar kurulur, yenilir, içilir kalkılır…
İnanın muhabbetler de farklı değildir ha… Bildik, bilinen, “Biz eskiden eskiden, su içerdik testiden” zihniyetinden öteye yol almak mümkün olmaz.
Neyse, neyse uzatmayalım; sen, ben, bizim oğlan zirvemize hoş geldiniz, güle güle, çekinmeyin seneye bi daha bekleriz.
Hayırlara vesile inşallah!