Çirkeflikler, çirkinlikler içinden geçip sapasağlam ayakta kalmak ne kadar mümkün sahi?
Adam gibilerinin de eksildiğini görmek artık garip bir şey gibi gelmiyor. Düzenin içinde, insanların iyi yönleri de törpüleniyor galiba.
Bu bir sitem değil...
İnsanlar zevahiri kurtarmak adına binbir kılığa girmek zorunda bırakılırken, ortaya konulan her çıkış yolu maddeyle endekslenince, kocaman kocaman soru işaretleriyle yüklü günlere mahkûm olmak kalıyor geriye...
Sonrası daha da çetrefil...
Akıl, git-gellerin zoru içinde debelenme hallerinde...
İyi kime göre iyi?
Kötü kime göre kötü?
Güzelliğin ölçüsü ne?
Çirkin kimdir?
Şimdilerde buna göreceli kavramlar deyip geçiştiriyoruz ya...
Galiba toplumsal bir duygu-durum bozukluğu söz konusu...
Herkesin değer yargıları başka başka telden çalıyor...
Armonisini olmayan, notası bilinmeyen, sürekli detone çok sesli koro vaziyetlerinin ta kendisini yaşıyoruz...
İtiraz koysanız da, dönem bu dönem işte...
Yükselen teknoloji, yitip giden insani değerler... Ve oradan oraya koşturmaca içinde yaşanan maskeli balo günleri...
Tabandan tavana herkes memnun...
Aslında bu maskeli dolaşma hadisesinin yararı da yok değil... Kim bilir, belki bi parça çirkinliklerin örtülmesine de yardımcı oluyor, yüzlerdeki maskeler, gözlerdeki maskeler(!)
Biliyorum... Bundan uzun yıllar önce; bir gece, tüm iyi ve güzel şeylerin hayal ülkesine doğru yola çıktığının farkındayım... Ancak, yine de iki satır kelâm etmeli diye düşünenlerdenim…
Şimdi nerden hasıl oldu bilmiyorum, lakin aklıma takıldı bir kere.. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Sultan Osman Gazi’nin kayınpeder Şeyh Edebali, zamanının büyük alim ve velilerindendir. Tarihi kesin olmamakla beraber, Hicri 603 Miladi 1206 yıllarında doğduğu tahmin edilmektedir. (Ölümü 1326)
O dönemde Osman Bey’e nasıl bir nasihatte bulunuyor, nasıl bir ders veriyor... Şimdilerde ders alan olur mu bilinmez ama biz, sizlerle bir bölümünü paylaşalım:
İnsan vardır, şafak vaktinde doğar gün batımında ölürler.
Unutma ki, dünya sandığın kadar büyük değildir.
İki parlak gülüşe kanıp sonra da karla ayazdan kavrulup gitme.
Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin!
Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulup gidersin.
Öfken ve benliğin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.
Her işin gereğini vaktinde yap
Açık sözlü ol, her sözü üzerine alma!
Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme.
Sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme!
Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir!
Sevildiğin yere sık gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz!
Üç kişiye acı; cahiller arasındaki âlime, zenginlikten fakir düşene, hatırlı iken itibar kaybedene!
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildirler!
Ulularla düşmanını hor görme, düşmanını çoğaltma.
Düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle!
Haklı olduğundan kavgadan korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler…