21 Eylül’de okullarda kısmi olarak yüz yüze eğitim öğretim başlayacak. İlk etapta 1. Ve 5. Sınıflar üzerine bir çalışma söz konusu.
Burada veliler inisiyatif alacak; çocukların okula gidip gitmeyeceği konusunda. Elbette Milli Eğitim Bakanlığı ve doğal olarak il müdürlüklerinin ciddi bir çalışması söz konusu.
Endişeli miyiz; haliyle…
Bu endişe, o meşum Covit-19 pandemisinin tüm dünyayı, doğal olarak Türkiye etkilediği günden beri var. Aslına bakarsanız, işin dozajını kaçırmadan endişe ve tedbir iyidir. Dikkatli davranırsak, maske, mesafe ve hijyen konusunda hassaslığımızı korursak, bu salgından minimum etkilenmiş oluruz. Şu anda yapabileceğimiz tek şey de bu.
Her şeyi devletten bekliyoruz ya, pekâlâ biz toplumsal sorumluluk alıyor muyuz?
Her birey, kendisine bu soruyu sormalı…
İşte tam burada, azınlık olsa da işin ciddiyeti kavrayamayanlar var.
Ve bu durum, pandeminin yayılmasında ciddi manada etkili oluyor.
Bakınız, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başta olmak üzere, Bilim Kurulu ve hemen hemen tüm hekimler fevkaladenin fevkinde uyarılar yapıyor. Uymamız gereken kurallar hemen her gün hatırlatılıyor. Sonuç, artışın önüne geçilemiyor.
Neyi bekliyoruz bilmiyorum. Tekrar sil baştan, devlet erkinin, karantina günleri başlatmasını mı?
Nitekim, bazı ülkeler ikinci karantina dönemi için düğmeye bastı. Tüm bunlara ilave, Dünya Sağlık Örgütü’nde Kıta Avrupa adına ciddi ve korkutucu uyarılar var.
İfade şu: Eylül sonu, ekim başı itibariyle mevsimsel geçiş ve soğuyacak havalar, grip enfeksiyonu ile birlikte Covit-19 bulaş riski daha da artıracak.
Yani anlaşılacağı üzere, çok daha özenli davranmak olmazsa olmaz koşul, aksi halde zor günler bizi bekliyor.












