“ Anlaşılan o ki, 2025 yılı siyasi dille sancılı-çekişmeyi geçmeye aday. İktidar-muhalefet ekseninde aşırı sert polemikler bizi bekler. En azından şu zaman diliminin görüntüsü tam olarak bu yönde. Kayseri’de bu durumdan nasibini alacak sanki. Başlama vuruşu da yarın. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Kayseri’de olacak ve Erciyes Kültür Merkezi’nde partilileriyle bir buluşma gerçekleştirecek.
İmamoğlu’nun Kayseri çıkarmasının ardından iki gün sonra da çiçeği burnunda AK Parti İl Başkanı Hüseyin Okandan, Kayseri medyasıyla iftarda bir araya gelmeye hazırlanıyor. Öncesinde İmamoğlu ne diyecek bir bakalım da, sonrasında cevap muhtemelen bu toplantıdan gelir diye düşünüyorum.”
Bu satırları geçtiğimiz Cuma günkü yazımda aktarmıştım. Aynıyla vaki derlerler ya, tıpkıbasım bir durum ortaya çıktı. Ekrem İmamoğlu, Kayseri’ye geldi, bir ailenin evinde iftarını açtı, hatta bu durum bile tartışıldı, ardından iktidara haliyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert sözlerle yüklendi. Böylece tartışmanın fitili ateşlenmiş oldu. Cevap AK Parti Kayseri Teşkilatı imzalı basın açıklamasıyla verildi. Karşılıklı sertlik dozajı yüksek cümleler vardı. Cuma günü yazdık, 24 saat içinde ne dediysek o oldu. Yani perşembenin gelişini çarşambadan ilan etmiştik, karşılıklı salvolar havada uçuştu.
Meselenin odak noktası da tam olarak burada başlıyor. Türkiye’nin siyasi atmosferine bir bakın ve dikkatle izleyin lütfen. Yerel, genel fark etmez. Fındık kabuğunu doldurmayacak ne kadar konu varsa bunun üzerine uzun uzadıya polemikler, tartışmalar. Hem de sunturlu cümleler yüklenerek veryansınlar söz konusu. “Ben bunu dedim, sen şunu dedin… Hal ve minval bu noktada düğümlenince, gerçek gündem ıskalanıyor. Bu ülkenin bi dolu gerçek problemleri de hep askıda kalıyor.
Yüzlercesini bir çırpıda sayarım ama bakın mesela ekonomi ne zaman rayına oturacak, işçi, asgari ücretli, emeklinin bu ülkede yüzünün gülmesi için ne yapılıyor, ne yapılacak?
Fakir fukaralık güzel ülkemin makûs talih olmaya devam edecek mi?
Dünyada kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biriyken, et ve ürünleri ile tahılı-hububatı ithal etme noktasına ne ara geldik?
Çiftçilikle uğraşan insan sayısı giderek azalırken ne yapılıyor, alınan önlem var mı?
Atanamayan öğretmenlerle, ücretli öğretmenlerin durumu ne olacak?
Hastanelerde yetersiz hekim ve randevu çilesi bitecek mi, bunla ilgili hangi çalışmalar var?
Yargıya güvenin temini ve tesisi hal yoluna konulacak mı?
Toplumsal şiddet, kadın cinayetleri, uyuşturucu meselesi, liyakatsizlik son bulacak mı?
Şahsen ben iktidar cenahından bu ve çok daha fazlası sorunun çözümü adına gerçek manada üretilen projeleri var mı, merak ediyorum.
Aynı konular üzerinde muhalefetin projeleri nedir, çözüm önerileri arasında ne var hakikaten bilmek istiyorum. Kıytırıktan değil, gerçekten ayağa basan projeler üretiyorlar mı?
Ülke sorun yumağa sarmalındayken, görüyoruz ki yapılar araştırmalarda siyaset makamı ve siyasetçi hiç olmadığı kadar güven kaybına uğramış. Yine görüyoruz ki, her yapılan ankette kararsızlar birinci parti çıkıyor. Tüm bunlar güneş gibi orta yerdeyken, önce siyasilerin kendilerini değiştirmesi gerekmiyor mu? Vallahi sıkıldık beylik laflardan ve kısır çekişmelerden. İnsanlar dertleri var ve çözüm bekliyorlar, vesselam.