Anasına bak, kızını al, kenarına bak bezini al derler ya, trafik için de aynı şeyleri pek ala söyleyebiliriz… Trafiğe bak, o ülkenin seviyesinin notunu ver diyelim bizde… Elbette günümüz şehir hayatının en büyük sorunlarından biri trafik. Ancak trafiği sadece yoğunluk veya altyapı eksikliği üzerinden değerlendirirsek eksik kalır. Toplumsal yozlaşma, bireysel ve kolektif davranışlar da trafik düzenine ciddi zararlar veriyor. Kurallara uyma bilincinin azalması, saygı eksikliği ve sorumluluk duygusunun zayıflaması, sadece sokaklarda değil, şehir kültüründe de büyük bir problem yarattığı net bir gerçek olarak gözümüze sokuyorlar adeta.
Trafik kurallarının, sürücülerin ve yayaların güvenliğini sağlamak adına oluşturulmuş evrensel bir çerçeve olduğundan haberimiz var mı ? Toplumsal yozlaşmanın tavan yaptığı düzenin içinde elbette
bireyler sadece sürücü kimliğiyle var olmaz; aynı zamanda yayadır, yolcudur, bisiklet sürücüsüdür. Ancak toplumsal yozlaşmanın yayalar üzerindeki etkisi de göz ardı etmek hiç mümkün değil... Yayaların dikkatsizce yola atlaması, trafik ışıklarını görmezden gelmesi veya kaldırımları düzensiz şekilde işgal etmesi, trafik akışını bozan unsurlar arasında her daim karşımızda resmi geçit yapıyor.
Gün içinde hayatın içinde bir bicinde yer alan insanlar galiba farkında değil ama karşımızda büyük bir sorun duruyor… Ve tabiidir ki, bu sorunun çözümü yalnızca ceza sistemine dayanamaz. Eğitimin, sosyal kampanyaların ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması büyük önem taşıyor ama nasıl? Yayalara ve sürücülere yönelik empatiyi artıran projeler, küçük yaşlardan itibaren trafik kültürünün kazandırılması ve bireysel sorumluluk duygusunun teşvik edilmesi, toplumun geleceği açısından kritik bir viraj... Yozlaşmaya karşı en büyük silah ise bilinçli bireyler yetiştirmek.
Bir toplumda trafik düzeni ne kadar sağlıklıysa, o toplumun genel yapısı da bir o kadar güven verir. Kuralların sadece zorunluluk değil, ortak yaşamın gerekliliği olduğu bilinci, daha güvenli bir çevre için olmazsa olmazdır. İşte tam da bu yüzden, trafiği düzene sokmak bir devlet politikası olmanın ötesinde, toplumsal bir dönüşüm hareketidir.
Pek ala biz dönüşebilir miyiz derseniz, hiç sanmıyorum, vesselam.