Toplumsal duyarlılık mı; o da ne?
Adalet mi arıyorsunuz, bir kalem pas geçiniz.
Resmen bilfiil, at izinin it izine karıştığı döneme selam duruyoruz maalesef.
Hayatın her alanında kural-kanun tanımadan istediği gibi at oynatan, amiyane tabirle kafasına göre takılan modellere eş değer kurum ve kuruluşlar da çıkıyor karşımıza.
Ne kadar haksızlık, yolsuzluk, usulsüzlük varsa, medya marifetiyle yazıyorsunuz, çiziyorsunuz, ifşa ediyorsunuz ama nafile… Aynı hoyratlık, aynı kafa tam gaz devam.
Bu kanıya nereden vardım; tane tane anlatayım…
Birkaç gün önce hem bu köşeden yazdım, hem de gazetenin manşetinde yer aldı. Müşteri olarak girdiği üç harfli bir marketten aldığı ve geç fark ettiğini son tüketim tarihi bir ay geçmiş çikolatayı yiyerek hastanelik olan bireyi gündeme getirdik de ne oldu?
Bilgi var…
Belge var…
Resmi şikâyet var…
Sonuç; işte o yok…
Denetim: Aman canım neme gerek(!)
Anlayacağız, şaşalı laf çok; icraat ise hak getire.
Beyler-bayanlar, ilgililer-yetkililer aman koltuklarda oturun ve keyfinizi bozmayın sakın ha… Halk sağlığıymış, yok piyasa kontrolleriymiş filan size ne canım… Hatta bize de ne, niçin yazarsak böyle şeyleri… Ne gerek varsa…
Olur olur da birileri, piyasada cirit atan bu sağlıksız ürünler nedeniyle bedelini canıyla filan öderse, halledersiniz siz... “Mukadderat” dersiniz, filan sonrasında unutulur gider…
Alıştık, alıştırdınız… İşin kötü tarafı insanlar da bu çarpıklığa, yaşananlara karşı omuz silkme, bana ne tarzına dönüşen ruh haline büründü.
Üstelemenin de faydası yok sanırım, kulağının üzerine yat günleri ve eşlikçilerine sevgilerimle!