1 Ağustos’ta doğalgaza yüzde 38 zam yapıldı.
Ağustos ayı kira artış oranı ise yüzde 65,93 oldu.
Benzin ve mazot deseniz sık sık zamlardan nasibini alıyor.
Halk “yetti artık, durdurun şu zamları” diye bağırıyor.
Son araştırmalara baktığımızda ise ülkemizde son durum ürkütücü:
Temmuz ayı açlık sınırı 18 bin 978 lira…
Yoksulluk sınırı 61.820 lira…
Buradan anlaşılan açlıkla boğuşan yoksullar ülkesi olmuşuz!
Özellikle dar gelirliler, asgari ücretliler ve 12 bin lira ile geçinmeye çalışan emekliler…
Emekli maaşları bilindiği üzere uzun yıllardan bu yana sürekli olarak açlık sınırı ve asgari ücretin altında kalmaktadır.
Asgari ücret adı üstünde en düşük maaş demek olduğuna göre neden emekli maaşları asgari ücrete eşit olmaz, olamaz diyen birçok emekliye rast geliyoruz.
Haksızda sayılmazlar…
Ve bütün bunlara rağmen açıklamalara baktığımızda enflasyon düşmüş…
İnsanlar artık bu duruma inanmakta güçlük çekiyor.
Soruyorlar, madem enflasyon düştü yapılan bu acımasız zamlar neden?
Nasıl bir çelişki bu? Dur durak bilmeyen zamlar ama düşen enflasyon.
Görünen köy kılavuz istemez.
Ülke olarak enflasyon ve hayat pahalılığından kurtulmamız kolay olmayacak gibi…
Sizleri bilmem ama ben ciddi anlamda güzel memleketim adına çok üzülüyorum.
Özellikle son yıllarda bozulan ekonomiye, artan yoksulluğa, bölünmüşlüğe ve eleştirilere olan tahammülsüzlüğe…
Ülke sathında bu durumlar büyük bir kesimin can sıkıntısının dozajını daha da artmasına vesile olurken, bütün bu olan bitenin karşısında hiçbir şey yokmuş gibi davranan, kısacası duyarsızlık konusunda zirve yapan bir kesimde var maalesef.
Sözün özü: Herkes kendi penceresinden bakmaya alışmış.
İşte bu durum Türkiye’nin gerçek bir beka sorunu olma yolunda!