Yazıma Prof Dr. İlber Ortaylı’nın sözü ile başlamak istiyorum;
Diyor ki: ”Bu ülkede zorunlu DÜN dersi verilmeli, çabuk unutuyoruz.”
Son yılların tanımı bu cümle olmalı!
Çünkü bu toplumda nereden geldiğini unutan,
cehaletin dibine boylamış insanlar her geçen gün artmakta.
Çok değil bir kaç gün önce bankamatik kuyruğunda iki sevimli amcanın konuşmalarına şahit oldum.
Evet sevimli diyorum fakat konuşmalarına şahit olduktan sonra bu fikir düşüncemden epey bir uzaklaştım.
Bilindiği üzere bizim memleketimiz de herkes her şeyi çok iyi biliyor hatta öyle bir konumdayız ki bizim insanlarımız kimin cennete gidip kimin cehenneme gideceğini bile biliyorlar!
İşte bu bilgiçlerden birileri de bu iki amcaydı.
Neden mi böyle diyorum?
Gelin birlikte bu konuşmanın üzerinden bir kez daha geçersek ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Hepimiz biliyoruz ki Türkiye gündemi diye bir gerçek var malum yılbaşı da yaklaşıyor tüm insanların gözleri kulakları yapılacak maaş zamlarında.
İşte bu iki beyfendi de maaş konusunu konuşuyorlardı ve düşünceleri şu yöndeydi:
“Şu an ki asgari ücretin insanlara yettiğini ve çok fazla zam gelmemesi yönündeydi.”
İnanın o an, anlık bir şok geçirmiştim çünkü inanılmaz bir duruma şahit olmuştum tabiri caizse kulaklarıma inanamamıştım.
Hatta şahit olduğum bu olay şu zamana kadar denk geldiğim en kötü değerlendirmelerden birisiydi!
Ve bu iki beyfendinin konuşmasından sonra bir kez daha anladım ki akıl yaşta değil baştaymış.
Olgunluk ise bir yaş değil, bir zihniyetmiş!
Aklım almıyor şu an ki asgari ücretin nasıl bizim insanlarımıza yettiğini düşünebilirlerdi.
Haberlerde-gazetelerde ve sokak röportajlarında hepimiz görüyoruz şahit oluyoruz insanlar asgari ücretin yetersizliğinden dolayı çığlık atıyor resmen.
Bir röportajda denk gelmiştim bir adam asgari ücretle çalıştığını ve geçinmekte zorlandığını dile getiriyordu.
Neden mi?
Evinin kirası asgari ücretin bir tık altındaymış da ondan!
Ve bütün bunlara rağmen hâlâ asgari ücretin yeterli olduğunu düşünen insanlarımız var.
Açıkçası ben bu güzel memleketimde, her elimi attığım yerde cehalet çirkefine bulaşmaktan bıktım.
İşin kötü kısmı bu türdeki olayları engelleyemeyiz, sorgulamayan beyinleri değiştiremeyiz çünkü bu isteyerek ve bilerek mahrum kalınmış bir bağnazlıktır.
Bu sebeple, az muhattap, mümkün olduğunca denk gelmemek ve hızlıca uzaklaşmak lazım böylesi hâllerde.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, böylesi bir dünyada hayatınızda olabildiğince
iletişim zekası yüksek insanlar biriktirin ve bu durumu kırmızı çizginiz haline getirin işte o zaman hayat yaşanabilir bir hale gelecektir.