Hayatı ve bilinmeyeni sorgulamak, bir şeyin doğruluğunu araştırmak, olayları kendi içsel süzgecimizden geçirerek anlamaya çalışmak bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimizdir.
Son dönemler de ise bu durum tam tersi haline gelindi.
Birçok insan ne söylendiğine bakmadan kimin söylediğine bakarak o düşünceye inanma eğilimindeler.
Oysaki duyduğun kulaktan kulağa oyunu gibidir, kim bilir sana gelene kadar nerede, nasıl bozuldu.
Tabii bunu düşünen kimse kalmamış!
Bilindiği üzere günümüzde de insanlar artık gerçekleri sorgulamadan, teyit etmeden haber içeriği ne olursa olsun hemen inanma eğilimi içerisine girmeye hali hazırda bekliyorlar.
Özellikle günümüz dünyasında içinde bulunduğumuz dönemde teknolojinin gelişmesiyle birlikte pek çok insan sosyal medya aracılığı ile toplum insanlarını yanlış bilgilendirme çabasında.
Anlayacağınız yalan haber ve bilgi çarpıtma günümüzün en ciddi meseleleri arasında yer alıyor.
Örneğin geçtiğimiz günlerde bir kişi sosyal medya üzerinden gün ve saat belirterek deprem olacağını bildirmişti ve inanılmaz derecede buna inanarak hareket eden insan topluluğuna şahit olmuştuk.
Adına toplumsal buhran mı demeliyiz, yoksa körü körüne inanç mı anlamakta zorlanıyorum.
Sizi bilmem ama ben böylesi durumlarda toplumsal cehaletin ne kadar derin ve yaygın olduğunu bir kez daha anlıyorum.
İşin kötü tarafı ise, böylesi sorgulamayan beyinleri değiştiremiyoruz çünkü bu isteyerek ve bilerek mahrum kalınmış bir bağnazlıktır.
Ne kadar yazsak ve üzerinde ne kadar konuşsak da yetmiyor…
Geldiğimiz dönem bu dönem işte…
Hâl böyle olunca memleketim insanına kolaylıklar ve akıl dolu günler dilerim…