Terör örgütü PKK, silah bıraktığını açıkladı. Sonrasında benim güzel ülkem yurttan sesler topluğu korosuna benzedi. Binbir senaryo karşımızda duruyor.
Terörle müzakere olmaz, mücadele edilir tezini savunanlar ile “barış geliyor” diyenler yine topa sert girdi. Her gün yeni tartışma, yeni senaryolar var önümüzde.
Şu yaşananların adını bile doğru dürüst koyamadık bile… İkinci bir çözüm süreci mi sorusuna, “Yok
Terörsüz Türkiye’ye kimsenin itiraz etmesi mümkün değil. Ancak, terör örgütünün silahların bırakılacağına dair yaptığı açıklamanın metnini okuduğunuzda büyük bir sinsi plan ile karşı karşıya olduğumuzu anlamamak için kör olmak lazım… Terör örgütü sözde kongrede aldığı karar metninde diyor ki; Lozan Antlaşması problem… 1924 Anayası da öyle… Birde soykırım var…
Belli ki bu ifadeler özenle seçilmiş ve açıklama metninin içine şırıngayla enjekte edilmiş…
Lozan Antlaşması nedir kardeşim; Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir…
Ya 1924 Anayasası; O da Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter-ulus devlet olduğuna dair atılan imzanın bizatihi kendisidir.
Hele soykırım ifadeleri var ki, benim bunu burada kelimeler ifade etmeye terbiyem müsaade etmez…
İşte o terör örgütünün aralara ustalıkla serpiştirdiğini sandığı 3 önemli konu başlığı, uluslararası arenada gelecekte devletin başına çorap örmek için özenle geliştirilen bir tavır. Kıta Avrupası ve ABD yarın veya uzun vadede, “Bizim de terör örgütü olarak kabul ettiğimiz PKK kendini feshetti ve silahlarını da bıraktı. Suriye’nin kuzeyinde yer alan oluşumun PKK ile ilgisi kalmadı” derse hiç şaşırmamak lazım. Zira Irak’ın kuzeyinden sonra, Suriye’nin kuzeyinde kimilerine göre 80-120 bin arasında değişen ve Türkiye’nin ısrarla terör örgütü PKK uzantısı olarak kabul ettiği, zaman zaman da operasyon yaptığı PYD-YPG denilen oluşum, devletleşme adına hızlandırılmış bir eylemin içinde. İşte tam burası da büyük bir beka sorununu beraberinde getiriyor.
Tamam, terör örgütü PKK silah bıraktı, sonraki süreçte de silahlarını teslim etti diyelim. Ya sonrası; yani YPG-PYD ne olacak… Bu teslim edilen silahların balistik incelemesini yapmak mümkün kılınacak mı? Teröristlerden kaçı Türkiye’ye giriş yapacak, üst düzey olanlar ne olacak? Teröristbaşı salıverilir mi, umut hakkını kullandırırlar mı?
Terör örgütü yasal ve anayasal düzenleme derken neyi kast etmektedir?
Anayasa’nın hangi maddeleri üzerinde değişiklik yapılacaktır?
Bırakın bu soruları, yüzlercesi daha var…
Orta yerde karmakarışık bir durum söz konusu… Yani halay çekmeyi gerektirecek bir vaziyet ile karşı karşıya değiliz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili yaptığı açıklamaları dikkatle okursanız, ne denli temkinli bir tutum içinde olduğunu anlarsınız.
Bu köprünün altından daha çok sular geçer, naçizane önerim, sakin kalalım, gelişmeleri dikkatli izleyelim.
Vatan toprakları üzerinde kimse ameliyat yapamaz, hepimizin kutsalına öyle sinsi emellerle el uzatma faslının duvara çarpacağı aşikâdır. Bekleyelim, görelim.