Geçenlerde yazmıştık bu köşeden, ifrat ve tefrit üzerine.
Doğrusu konu ne olursa olsun abartı ve abanma adına yerkürede tek geçerim bizi…
Bakın mesela; Türkiye’de yaz aylarının resmi olmayan ama en gürültülü etkinliği: sokak düğünleri. Davul zurna eşliğinde mahalleye giriş yapan gelin arabası, sanki düğüne değil, Kurtuluş Savaşı’na gidiyor gibi bir hava…
Herkes ayakta, herkes heyecanlı ama bir kişi hariç; apartmanın üçüncü katında uyumaya çalışan emekli bir amca. Öyle yabana atmayın siz, sokak düğünü demek, “Bugün bu buradan kimse geçemez” demek. Ambulans mı? O da ne, bir tur atsın bakalım, belki arka sokaktan geçer. Düğün sahipleri öyle bir özgüvenle yolu kapatır ki, sanki belediye onlara tapuyu vermiş. “ Bu sokak artık bizim, siz de davetli değilseniz sessizce geri çekilin, ne haliniz varsa görün…
Valla, Düğün müziği öyle bir seviy eye çıkar ki, kuşlar bile göç eder, kediler mahalleyi terk eder, bebekler konuşmaya başlar: “Anne, bu neyin kafası?” diye…
Davulcu, zurnacı ve hoparlör üçlüsü birleşince ortaya çıkan ses dalgası, NASA tarafından uzaylılarla iletişim için gayet rahatlıkla kullanılabilir…
Sokak düğünlerinde güvenlik görevlisi genelde damadın en yakınlarından bir akraba olur. Elinde bir sandalye, gözünde güneş gözlüğü, “Ben buradayım, bir şey olursa bağırırım” tavrıyla ortamı kontrol eder. Mesela, havai fişekler kafaya doğru fırlatılır, çocuklar halayda kaybolur, ama kimse panik yapmaz: Bizim mahalle düğünleri böyle olur. Doğrusu, belediyeler makul koşullarda sokak düğünleri adına alanlar oluştursa, bu büyük gürültü kirliği ve rahatsız edici duruma çözüm olur mu bilemedim şimdi…
Ama yok, illa ki sokakta olsun. Çünkü sokakta düğün yapmak, biz eğleniyoruz, konu-komşu, bina, mahalle sizde nasiplenin boyutuna dönüşen bu iş, illa ki kontrol altına alınmalı…
Kabul, sokak düğünleri kültürel bir miras olabilir ama bu miras genellikle kulak zarına zarar verir...
Maganda kurşunlarından bahsetmiyorum bile, o bu ülkenin makus talihi galiba… Tamamdır, doğrudur ve eğlenmek güzeldir, ama komşunun, mahallelinin sabrını sınamak pahasına değil. Düğünler salonlara taşınsın, sokaklar huzura kavuşsun. Yoksa bir gün apartman sakin leri halaya katılmak yerine, hiç olmaya cak işlerin içine katılır, benden söylemesi…
Mahalle aralarında kurulan dev hoparlörler, çatlak-patlak son volüm ses düzenleri… Doğrudur böyle bir kültür geleneği var. Ancak bu geleneksel eğlence biçimi, artık sadece neşe-mutlu luk değil, ciddi bir tartışma konusu da yaratıyor…
Ve artık mutlaka gözden geçirilme zamanı geldi de geçiyor bile.












