Ülke gündemi berbat, insanı yoruyor.
Hep bir anormallik, hep bir çatışma, ötekileşme.
Bir faciadan diğerine, bir tutuklama-gözaltından öbürüne baş döndüren günlerin eşlikçisi olduk.
İşimiz kamplaşma, gücümüz kutuplaşma.
Hayatın her alanında linç kültürü oluştu. Kör tuttuğunu öpüyor anlaşılacağı üzere. Birlikte yaşama kültürümüz ve insani değerlerimiz yerle yeksan.
Ülke sınırları içinde akla gelebilecek-gelmeyecek her türlü müptezellik aldı başını son sürat gidiyor. Vallahi kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yozlaştıkça yozlaşmanın dibini bulmaya çalışıyoruz zahir.
Sorgulamak… Düşünmek… Okumak yerine, ‘biatsa biat, itaatse itaat’ diye diye geldiğimiz yer, elinin körü, cehennemin dibi oldu.
Saygı, empati gibi yetilerimizi kaybetmemizin üzerinden hayli zaman geçti…
Hukuksuzluk, hukukun bizatihi kendisine dönüşüverdi.
Bendensen yaşa, değilsen zıkkımın kökü halleri şu sıralar fena halde geçer akçe.
Her şey sloganik… Herkesler ucuz ahkâm kesme modunda. Kahramanlıkla, hainlik an meselesi bu ülkede. Birilerinin kahramanı, diğerinin haini, birilerinin haini diğerlerinin kahramanı. İşte tam böyle karpuz gibi orta yerden ayrıldık.
Ve bunlarla birlikte birde nemelazım kültürü gelişti. Görmedim, bilmiyorum, duymadım faslına ‘Bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ tarzı egemenliğini bilfiil ilan etti, kapsama alanını da genişletti.
Onlarca, yüzlerce, binlerce saçmalık karşısında normatif değerler yerine, arsızlığı, ahlaksızlığı, aşağılık yaşam biçimi olarak önceleyenlerin el üstünde tutulduğu karaktersizlik yüklü yavşaklığın önünde selam durmayı içselleştiren ve en büyük marifeti ‘Siz nasıl tensip buyurursanız efendim’ dışında hiçbir vasfı olmayanların hak etmedikleri koltukları işgaliyle başladı aslında her şey… İşte bu yüzdendir ki burnumuz b.ktan çıkmıyor. O kafayla ne köy olur bizden, ne de kasaba.
Ya vicdan, adalet, liyakat tarafını seçeceğiz veya mahalleler arasında birbirinin başına gelenlere oturup gülenlerden olacağız, “İyi oldu deyyusa” demeye devam edeceğiz. Ta ki, bir gün bizim kapımız çalınana kadar… Ya rüzgârın önünde kuru yaprak misali savrulup gideceğiz, ya da farklılıklarımızla birbirimizi kabul ederek var olacağız. Karar sizin.
Ne diyordu çağ kapatıp, çağ açan büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmet:
Aklı öldürürsen, ahlak da ölür…
Akıl ve ahlak öldüğünde ülke bölünür…
Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür…
Adaleti öldürdüğün gün, devlet de ölür…
O zaman Nizâmülmülk sözüyle kıssadan hisse diyelim ve noktalayalım günü: Sultanın köpeği sultandan daha tehlikelidir. Çünkü; sultan ısırmaz ama köpeği ısırabilir…