Olursa bu kadar olur; ne günlere kaldık cümlesinin ete kemiğe büründüğü günlerden geçiyoruz bir kez daha…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sorgusu ve sonrasında da tutuklanmasının ardından ortaya çıkan protesto gösterilerinin ön aldığı döneme tanıklık ederken, ülke resmen akıl tutulması yaşıyor.
Malum, karpuz gibi ikiye bölünen bir ülkeden bahsediyoruz… Küfürler havada uçuşuyor. Üstelik bunu anne, baba, eş üzerinden yapıyorlar. İki mahallenin uç tarafları yine vizyonda. Alçakça, ağza alınmayacak tipte sinkaflı ifadeler marifetmiş gibi art arda sıralanıyor, boca ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve annesi ile tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşini kapsayan aşağılık ötesine geçen iğrençlikler silsilesine tepki göstermeyen birileri varsa, net olarak ifade edeyim, ilk önce insan değildir. İnsan olmayı beceremeyenlerin isminin önünde hangi unvan bulunursa bulunsun, hiçbir kıymet arz etmiyor demektir.
Ne yazık ki; izlemek durumundayız. İki mahalle arasında yaşanan kavgada, bırakın utanmayı ar damarı çatlamış tiplerin bile ağzına almayacağı haysiyetsizlikler gırla gidiyor. Tamam, bir kez daha anladık, utanma duygunuzu yitirmişsiniz bunu çözdük ve iman ettik. Ancak gözümüze sokmayın alçaklıklarınızı ve adiliğinizi de alın gidin be kardeşim…
Türkiye’nin meselesi şu: Kimse kimseyi dinlemeye tenezzül bile etmiyor. Hal-minval bu noktaya taşınınca küfürler-hakaretler havada uçuşuyor. Haliyle benim güzel ülkemin enerjisi bervaha olup ellerimizin arasından kayıp gidiyor.
Evet, bu ülkede halletmemiz gereken sorunlarımız var fakat özellikle siyasi arenada yaşanan kutuplaşmalar ve dinleme-anlama kültürünün ortadan kalkmasıyla iş gittikçe sarpa sarıyor. Bu saatten sonra bu tip iğrençliklerin önünü almak mümkün mü, bu kafayla asla…