Hayatın içindeki kaygıların içinden geçerek geliyoruz.. Rutin yaşam biçimi, sıradan bildik laflar eşliğinde geçip giden günlerin farkına bile varamıyoruz...
Can sıkıcı bir sürü angarya...
Sahte yüzler...
Sahte gülüşler...
Günü kurtarma adına, güçlüden yana her türlü şebekliği, post modern davranış biçimi gibi algılayarak salya akıtanlara tanık oluyoruz... İçten bir selamdan bile sakınılan hayat tarzı, kimi ne kadar mutlu ediyor sahi?
Monotonluğun dayanılmaz sıkıcılığı içinde devinim sürüp giderken, sizce de bir şeyler eksik değil mi?
Yapay ve kaygan zeminde mütemadiyen devam eden bu koşu, nereye kadar sürecek?
Devir bu devir…
Dönem bu dönem...
Ye kürküm ye modelinin hükmünü sürdüğü kimin umurunda...
Hepimiz şikâyetçe değil miyiz aslında.. Herkesler iyi gitmeyen noktalara temas etmiyor mu?..
O halde neyin nesidir ağlamaklı sızlamaklı olmak...
Kötü giden bir şeyler varsa-ki var, hep birlikte suçlu değil miyiz?
Sokakta...
Otobüste...
Minibüste...
Yolda...
Maçta...
Hastanede…
Pastanede...
Velhasıl, aklınıza gelecek benim memleketimin her hangi bir mekânında, birbirimize karşı nasıl da tahammülsüzlük, hiç dikkat ettiniz mi?..
Herkes, fırsatını bulunca herkesin hakkına tecavüz etmiyor mu?
Haksızlığa karşı, kim ne kadar karşı koyabiliyor...
Fırsatını bulan, fırsatını bulduğu noktada bir diğerinin gözünü oyma adına elinden gelen tüm mahareti sergilemiyor mu?..
Düşünün bakalım...
Yaşadığınız hayat biçimini ne kadar sorguluyorsunuz?
Kimse görevini layıkıyla yapma adına bir performans göstermiyor da, kısa yoldan topu taca atmayı tercih ediyor...
Ya sonrası.
Topyekûn şikâyetçiyiz işte...
Lakin, kimse kendisini sorgulamaya razı değil...
Bu toplum içinde iyi gitmeyen şeyler varsa ki-elbette var, herkes kendini hesaba çekmeli...
Ama yok!
İlla ki, ilân edilecek bir suçlu var ve o suçlu nedense karşımızdaki..
Ne kadar tahammülsüz insanlar olduk çıktık...
Oysa, temizlik görevlisinden, marangozu, siyasetçisinden, hekimine kadar hangi meslek grubu, kim gelirse gelsin işini iyi yapsa, bir nebzede insan olduğunun gerçek manada farkına varsa hayat daha kolay olacak... Amma velakin, giderek yozlaşan, popüler kültürün esiri olanların sayısal fazlalığının egemenliği altında kalmaya razı oluyoruz hep birlikte...
Tabii ki, iyi ile kötü, güzel ve çirkin harman olup gidiyor...
Eğer bu durum sizi rahatsız etmiyorsa...
Ve hayatınızdan memnunsanız mesele yok...
Alın tepe tepe kullanın!
Aksi halde tepeden tırnağa kendinizi bir biçimde sorgulayın!