Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada neredeyse her gün karşılaştığımız cinayet haberleri, toplum olarak hepimizi derinden sarsmaya devam ediyor.
Eskiden yılda birkaç kez meydana gelen bu olaylar, şimdilerde sistemli bir şekilde neredeyse her gün artış göstermekte. Ve maalesef ki bu artışla birlikte, bir insanın canına kıyılması artık şaşırtıcı olmaktan çıkmış durumda.
Bir zamanlar duyduğumuz zaman günlerce etkisinden çıkamadığımız haberler, şimdilerde birkaç saat içinde gündemden düşüyor ve yerini bir sonrakine bırakıyor.
Ne üzücü ki, bu durum artık toplumun büyük bir çoğunluğu için sıradan bir olay gibi algılanmaya başladı hatta her yeni cinayetle biraz daha duyarsızlaşıyoruz.
Anlam veremiyorum nasıl olurda insan hayatı bu kadar ucuzlayabilir?
Çok korkunç bir gidişatın içerisindeyiz.
Peki neden? Akıl alır gibi değil!
Bazıları bu durumu eğitimle bağdaştırıyor, açıkçası ben öyle olduğunu düşünmüyorum.
Eğitim elbette insanlık adına önemli bir faktördür, ancak bu yaşanan cinayetlerin birçoğuna baktığımızda, eğitim düzeyi yüksek, mesleğini başarılı bir şekilde icra eden birçok kişi dâhi eşini, çocuğunu veya annesini öldürdü.
Bütün bu istatistiklere baktığımızda insanlık, yalnızca akademik başarılarla ölçülemeyecek kadar derin ve geniş bir yelpazeye sahip olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Bu noktada yasama, yürütme ve yargı organları, yaşanan bu insanlık dışı olaylara karşı daha etkili çözümler üretebilmek adına acil adımlar atması gerekmektedir.
Evet, şu an yürürlükte olan yasalarımız, hâlâ varlıklarını sürdürüyor olsa da, açıkça görülmektedir ki bu yasalar, olayların önüne geçmekte ya da caydırıcılık sağlamakta yetersiz kalmaktadır.
Cinayet işlemek isteyen bir kişi, hangi ortamda olursa olsun, mekân fark etmeksizin yapacağını yine yapıyor. Üstelik çoğu zaman, işlediği suçun sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıyor, çünkü karşılığında gerçek anlamda caydırıcı bir ceza ile karşılaşmıyorlar!
Bu yüzdendir ki, artık toplumun her kesiminde adaletin sağlanması ve suçların önlenmesi adına daha köklü bir değişim olması şart.
