Süper Lig’de sadece Kayserispor değil, tüm takımlar büyük oranda transfer çılgınlığı yaşıyor. Yıllarca Avrupa ülkeleri futbol takımları hocalarından çok daha fazla maaşlar vererek hocalar çalıştıran ne milli takım ne de kulüp takımları başarı elde edemediler.
Yıllarca katıldığımız olimpiyat oyunlarında hep geride kaldık, ama toplumsal tepkiyi görmezden gelme adına önemli olan başarı değil, önemli olan katılmak pişkinliğine sığındık. Sporcular kadar eşleri ile yöneticiler gitti hem de devlet kesesinden. Sonuç?.. Katılmak neden önemli, başarmak için. Başaramadıysak sistemsel sorun var demektir. Ulusal takım gitti yenildi yenildi geldi, şerefli yenilgi aldık kılıfı bulundu. Şimdi siyaseten yenilen Kemal Kılıçdaroğlu'nu daha iyi anlıyoruz, kaybedenin hep mazereti var. Süper Lig futbol takımları, Kayserispor örneğinde olduğu gibi borç batağında. Borç batağı yapılırken seyirci kalınıyorsa şimdi hesap sorulamaz. Üç büyükler olarak anılan takımlar Avrupa’da başarılı olmuş oyunculara büyük paralar ödeyerek getiriyorlar. İşte buna dur denmeli. Hiç bir gelişmiş ülkede devlet bankaları spora sponsor olmaz, karlı değilidr. Milyar Euro borç yapan kulüpler bu para ile fabrikalar, hastaneler, iş yerleri kursalar gençlerimiz, vatandaşlarımız faydalansa, istihdam yaratılsa olmaz mı? Basit bir örnek verelim; Fenerbahçe’de oynayan Enner Valencia geldi, çanta dolusu Eurosunu aldı ve gitti. Kazanan kim, kaybeden kim? Verilen kimin parası?. Cengiz Ünder 15 milyon euro bonservis, 5 milyon da yıllık verilerek alındı, kaç maç oynadı?. Bilimde, sanatta, müzikte vs. rekabet etmediğimiz, edemediğimiz ülkelerle futbolda rekabet etmek, onlar gibi olmak mümkün mü? Yıllardır milli takımın başına aynı isimler sırayla geliyor. Yıllık 3 milyon Euro, tüm masraflar, pirimler vs. neyin karşılığı? Kayserispor'un borcu net ne kadar bilinmiyor. Diyelim ki borç 200 milyonTL borcu var. Bu para ile İldem’e hastane yapılamaz mı, fabrika, iş yerleri açılıp istihdam sağlanamaz mı? Buna kesin ve kalıcı bir çözüm bulmak gerekir. Ama nasıl? Kayserispor şehrin sosyal yaşamına katkı sağlıyor.
Hangi sportif başarısından sonra şehirde konvoy gördünüz? Şampiyon olan takım değil derbi maçından sonra nasıl konvoy yapılıyor gördük. Geçtiğimiz hafta kendi sahamızda 4 yedik galibiyet kutlamak için konvoy yapanlar oldu. Şehrin sosyal yaşamına, ekonomisine elbette katkı veriyor ama olmazsa olmaz da değil. Bakınız, İzmir, Mersin, Bursa, Eskişehir, Sakarya, Kocaeli illerinin Süper Lig’de takımları yok. Bizden gerideler mi? Cebinden servetini harcayan Mehmet Haymanalı elbette pişmanlıklar yaşamış, vefasızlıkları da görmüştür rahmetli. Başka kimse cebinden harcama yapmaz, yapmıyor da. Demek ki dökme suyla değirmen bu kadar dönüyor.
Kayseri’de spora bakış ilginç. Bekir Yıldız Kocasinan Belediye Başkanı iken ailelerin sıkıntılı, ilgisiz bırakılan gençlerine spor yaptırmaya başladı. İş insanı Saffet Aslan'ın desteği ve İl Emniyet Müdürlüğü’nün de devreye girmesi ile İpeksi Dokunuşlar spor merkezleri kuruldu. Pek çok branşta milli sporcular yetişti, örnek proje oldu. Şimdi bu projeyi çok daha ileri taşıyan Vali Gökmen Çiçek 59 kulüp kurdurdu, helal olsun. Kayseri’de spor denilince akla neden sadece futbol geliyor? Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu var. Sümer Tesisleri verilmiş, ama sadece ilgi alanları futbol. Belediye malzeme dağıtırken bakın, sadece futbol takımlarına veriliyor. Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı’nı, yöneticilerini futbol dışında bir müsabakada gören var mı? Sözün özü, Kayserispor tahtası açılınca doğru, yerinde oyuncular almalı, emekliliği gelmişler yerine hedefi olan oyuncuları bünyesine almalıdır.
GÜNÜN SÖZÜ: İnsanların ilk söylediklerine değil, son yaptıklarına












