Okulların açılması ile birlikte öğrenciler kadar velilerde de bir telaş başladı. Bu günkü ekonomik şartlarda okul kıyafetlerinden, kırtasiyeye, servisten tutun da yeme içmeye kadar çocuklar düşünülüyor, eksik kalınması isteniyor. İlgili ailelerin yapması gereken de işte budur. Ancak sadece ihtiyaçlarını almak ilgili anne baba yapmaz. Elbette eğitim ailede başlar. Bazı aileler son derece ilgisiz davranıp, öğretmenlerin ilgili olmalarını bekler. Ne kadar yanlış. Sevgi, saygı, görgü temizlik gibi temel etkenler ailede başlar, öğretmen geliştirir. Elbette ailelerin ilgisi de yeterli değildir. En temel öge sevgidir...Konumuz sevgi..
Çocuksak ailemize, ana baba isek evlatlarımıza, büyüklerimize zaman zaman kızıyor, belki de kalplerini kırıyoruz. Hele hele aile bireylerinden birine kızmışsak lafımızı esirgemiyor, ağzımıza geleni söylüyoruz. Amirsek emrimizde çalışanları haşlıyor, onların da birey, insan, kul olduklarını görmezden geliyoruz. Yaşlı anamız, babamız varsa onlara daha beter kızanlarımız, azarlayanlarımız, ağlatanlarımız oluyor. Yaşlı olsun genç olsun insanların kalbini kırmak, üzmek ve hatta ağlatmak sanki hoşumuza gidiyor. Bizden büyüklere de kızmaya kalksak, bizden küçüklere de, asla unutmamalıyız ki kimse bizim gibi düşünmek, bizim gibi yaşamak ve bizim gibi olmak zorunluluğu yoktur. Büyüklerin yanında oturmayı, uzanmayı, sigara içmeyi ayıplayan, saygısızlık olarak niteleyen bir yapımız var. . Anlamak, empati yapmak tüm sorunları çözer. Çocuklarımıza pahalı telefon almak ilginin, sevginin göstergesi olabilir ama doğru kullandığını bilmek de gerekir. Aile bireylerinin karşılıklı oturup göz teması kurdukları tek yer yemek masasıdır. Bu nedenle sabah kahvaltısında öğle yemeğinde birlikte olamıyorsak bile akşam yemeklerinde aile bireyleri tam olmalı, göz teması kurularak, öğüt vermeden, birey olduğunu hissettirerek dinlemeliyiz. Kimsenin sözünü kesmeden sonuna kadar dinlemek gerekir. Kaçımız bu sabrı gösteriyoruz?. Hangimiz ,yaşı ne olursa olsun evladımızı karşımıza alıp, sözünü kesmeden, örnek göstermeden dinliyoruz?. Bu çocuklar nasıl kendilerini ifade edecekler?. Ne ergenliklerini, ne buluğ çağlarını biliyor, anlıyor ve ona göre hoş görüyoruz, ne de affedici oluyoruz. Lütfen başta anneniz, babanız, evlatlarınız olmak üzere onlara sevdiğinizi, onların değerli olduklarını söyleyin, hissettirin. Belki bir daha fırsat olmayacak. Sövüp sayıp evden çıktık, ya başımıza bir şey gelir geri gelemezsek, ya gelip de bulamazsak?. Nasıl affettireceğiz, nasıl helallik alacağız?. Yaşlı anne ve babalarımızı azarladık, ya biraz sonra kaybedersek?.. Sonradan üzülmenin, ağlamanın hiç bir faydası yok. İçimize dert olacak eylem ve söylemlerden kaçınalım lütfen. Sevelim, sevilelim ama bunu söyleyelim, hissettirelim. Efendim; ben içimden severim.. Dışından da sevsen ne olur?. Güler yüzle kavuşup güler yüzle ayrılırsak inanın büyük olsun küçük olsun bireysel mutluluk her türlü başarıyı getirecektir. Evlatlarımızın başına kaknuç etmeyelim, onlar bize verilmiş emanettir. Kimse Allahımıza dilekçe vermedi, şundan olma, şundan doğma olmak isterim diye. Allahımız bizlere emanet verdi. Yalandan atılan mesajlar ancak o şirketleri zengin eder. Seviyorsanız, sizin için değerli ise açın direk konuşun, samimiyetsiz mesajlardan kaçının. Neymiş ağaç istemiş de orman vermiş de, dost istemiş seni vermiş de yalana bakın yav. LÜTFEN ERTELEMEYİN, ANANIZ BABANIZ, EVLATLARINIZDAN BAŞLAYARAK SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN, HİSSETTİRİN. KİMİN NE KADAR YAŞAYACAĞINI ALLAH BİLİR. SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ. DÜNYA FANİ, ÖLÜM ANİ.. SARILIN, KUCAKLAYIN, SICAKLIĞINIZI HİSSETTİRİN, HER ŞEY SEVGİYLE BAŞLAR. BİTİŞİ DE SEVGİYLE OLSUN. ECEL NE ZAMAN VE NEREDE GELECEĞİNİ KİMSE BİLMEZ.. ERTELEMEYİN...
Günün sözü.. Defalarca iyilik yap hatırlanmaz, bir yanlış yap kimse unutmaz.












