Yaşlısı, genci. Emeklisi, çalışanı. Zengini, yoksulu. Ünlüsü, ünsüzü; hâsılı herkes doğalgaz ve özellikle de elektriğe gelen zamlardan yana feryat figan: Tabii olarak haklılar da.
Orta yerde, bir dokun bin ah işit durumları karşımızda arzı endam ediyor. Yeni yıl ile birlikte az buz değil yüzde 50 ile yüzde 120 arasında değişen oranda yapılan elektrik zammı faturalara yansıyınca, partilisi, partisizi kahir ekseriyetten aynı frekanstan, aynı ses yükseldi. Tepkiler yüksek perdeden ifade edilince, Türkiye’nin ortak gündemi elektrik faturalarına yansıyan ve devasa boyuta uzanan zamlar konusunda ilk adım geldi. Önce konutlarda kullanılan kademeli tarife 150 kilovattan, 210 kilovata çıkarıldı. Yani bu kullanım bandında yer alan tüketici, yüzde 50’lik zam dilimiyle karşı karşıya kalacak. Fakat sıkıntı ve şikâyet bitmedi. Özellikle küçük ve orta ölçekli işyeri sahipleri serzenişin perdesini bir üst tona taşıdı.
Art arda gelen açıklamalar karşılık buldu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Gerekli adımlar atılacak” dedi, durumun değerlendirildiğini ifade etti. Dün de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez konuştu. Kendisine yöneltilen sorular üzerine, “Esnaflarımız, küçük işletmeler, birtakım sivil toplum kuruluşlarından gelen talepler var. Bunlara ilişkin farklı tarife grupları oluşturulabilir mi diye ekibimiz çalışıyor. Bitince kamuoyu ile paylaşacağız” dedi.
Anlaşılan o ki, elektrik zammının faturalara yansımasının ardından karşı karşıya kalınan tabloda iktidar kapı duvar gibi bir anlayışı benimsemek yerine, “Neler yapabiliriz” diye harekete geçmiş. Doğru olan da bu. Zira vatandaş, önüne gelen rakamı biliyor. Üç ay önce gelen fatura ile üç sonra gelen fatura arasında uçurumdan öte yol varsa, iktidarın da gereğini yerine getirmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak karşısında duruyor… Yani elektrikten bahsediyoruz, her hangi bir şeyden değil. “Kimse için, “Kullanmazsın olur biter” deme lüksünüz yok.
Domates ve patlıcan için, söylediğiniz “Almazsanız sorun kalmaz” gibi bir yaklaşım içine girmek mümkün değil. Neticede, yapılan bir yanlış hesap var ve en sahici biçimde can yakıyor. Şimdi Türk toplumunun tek beklentisi, yanlış hesabın bir an önce Bağdan’tan dönmesi!